Ana içeriğe atla

Dopamin de ne, ayol?

 Merhabaaa, nasılsınız? Kendimi iş görüşmesi için veya üniversitedeki hocalarıma mail atarken hissettiğim gibi başladım.  

Nasıl gidiyor bakalım? Ben size anlatacağım ama sizi de yorumlarda benimle sohbet etmenizi çok isterim. O zaman başlayalım mı? 
Ben farklı türde çok insanla tanışıp, konuştuğumu ve bazen de sırf içimden bir ses bu değil ya derken çabalayıp sonradan "Biliyordum ya!" derken buluyorum. Tabii ki bariz olanları tespit etmesi ve içimden gelmeyişiyle birlikte anlıyorum bu durumları ve doğal olarak uzatmalara gittiği zaman bile içimden bir "Samimiyetsiz bu insan bak!" demesinden anlamaya çalışıyorum. 

Bu durum hayatımda çok kez olmadı şükür ki. Ancak şöyle bir durum var ki, bazı ilişkiler bazı arkadaşlarım tarafından mükemmel olması isteniyor. Belki o dinamiği ben tam anlamıyla yansıtamıyorum çünkü bazı detaylar gün geçtikçe unutuluyor. (Ki B12 eksiğim de cabası.) Bazen destek olmak için yanımda olan az uz insanın dedikleri bile sanki bana çok uzak insanların sözlerini andırıyor ve tam olarak "Biliyordum ya, bu kişi ile uyuşmuyoruz ve aynı alt yapıda değiliz." dediğim gibi hissettiriyor. Bu arkadaşlarımı sevmediğimden değil, gerçekten çok az bu durumlarda ama bu durumlarda artık çok yakınım olmayan insanların da dediğini dinlemek istiyorum. Tam olarak o bahsettiğim histen dolayı. Evet, arkadaşlarıyım ve benim iyiliğimi düşünüyorlar ama bazen objektif olmadan, taraflı biçimde yaptıkları için o an çok doğru bulamıyorum. Mantığıma yatmadığı için de onları bu zamanda dinlemediğimi düşünüyorum. Ne kadar o zamanlarda bana darılsalar da ben empati usullü uzun düşüncelerin ve sonunda objektif karar veren bir insan olduğum için, bu durumlarda bazen aklımı çok karıştırdıkları ve benim bu "çok düşünen" yapımı geri getirip, tetiklediklerini düşünüyorum. Alt yapıda bazı şeyler zamana bırakılmadı elbette. Bu kanım hiçbir zaman şaşmasa da kendimle çatıştığım konu şudur ki: 
  • BEN
  • ÇOK
  • SABIRSIZ
  • BİRİYİM.
Bu zamanlarda benim eskiden yaşadıklarımı, bugüne kalkan görevi görsün diye aklıma gelen "Bak yine aynısı işte, o da böyle yapacak." düşüncemi tetikleyen şeyler almak istemiyorum. Elbette üzüldüğüm zaman blöf yaptığım doğru. Ben de şayet böyle biri olunca sakinleşmeden konuşmam, tartışmam, aklımın çizgisinde onu bir yere koymadan düşüncelerimle kötüye ulaştırmam durumunda elbette her denilen sözü de doğru diye alıp götürüyorum. Kendi hislerim konusunda bir başkasının düşünceleri de karıştı mı, kararım kendimin olmuyor ama yaşadığım yine kendimin oluyor. Bu durumlarda zaman ve sakinlik en yakın dostum oluyor. Olduğundan fazla düşünüp, blöflerim dolayısıyla aklıma gelen negatif çağrışımlar da düşmanım. 

Bu sabırsızlığımı da Instagram hesabımı dondurmak suretiyle çözdüm sanırım. Yakın zamanda çok araştırmacı kimliğimi kendi donanımım için kullanmak çok önemli oldu. Hayatımızın düzgün düşünce yapıtaşlarını elimizden alan bazı teknolojik bağımlılıklar gelişti. Kaydırma usullü her bilgiyi 15 saniyeye sığdıran ve dikkat süremizi oldukça azaltan bu yenilik, hepimizin iletişimini zayıflatmaya başladı. 

Kendimi geliştirip, daha donanımlı bir insan yapmak doğamda var. Ancak buna ayırdığım zaman, kaydırma eylemi ile değiş tokuş edince bütün denge yavaş yavaş yakın arkadaşlarımla bile videolardan ibaret bir buluşma düzenlenmesine gider oldu. Belki bu amaçla bile buluşulmasa da, bu amaca döner oldu. Bu usulde;
  • tüketim kültürümüz, 
  • yaş fark etmeksizin sabırsızlıklarımız, 
  • çocukların tablet çocuğuna dönüşürken yaşadığı o değişim ve hatta bazı krizler geçirmeleri, 
  • bilgi öğreniş biçimimiz, 
  • iletişimimizdeki eksiklerimiz,
  • kendimizi geliştirme umutlarımız,
  • hayata bakış açımız vb. değişikliklere uğradı.
Ben bu durumdan mutsuz olmamı ve gördüğüm saçma sapan 100 fikirli insanla karşılaşıp, bilginin hangisi doğru dememi, sabrımın ve dikkat süremin çok azalmasının sebebinin olduğunu çok iyi anladım. Ayrıca tabii ki Instagram bu konuda tek değil. Kısa sürede çok bilgi edinmek ama doğruluğundan bile emin olamamak hatta bu minvalde çocuklarımızı susturmak için bir araç haline geldi. Dediğim gibi hiçbir zaman bu durumdan mutlu olmadım hatta depresyona itercesine o çok düşünme eğilimimi sağlayan boş kafaları doğru yanlış demeden fikir paylaşan sponsor dahilinde olan bazı reklamları tüketir olduk. Az çok buraya kadar bahsettiğim birçok şeyi hayatınızda da gözlemlediğinizi tahmin ediyorum. Öncesinde bu tarz bir insan olmamakla beraber, kendimi geliştirmeme engel olmasından dolayı bunun sebebinin çok uzak olmadığını birkaç video ile kanıtlamak isterim. (Reklam değildir, kendi isteğimle araştırmam sonucu bu tarz videoları dinledim ve kendi fikrimce inandığım şeylerdir.)

Dopamin Detoksu ile Beynini Güçlendir (Beyhan BUDAK) (Tıklayarak izleyin gelin derim.)

Bu bilgi için tek kişi değil ancak iki kelime olarak "Dopamin Detoksu" önüme çıktığında gidip araştırdığım ve bilgilerine göre benim de uygulamaya geçmemi sağlayan kişi Beyhan Budak. İlgili "Dopamin Detoksu" kelimelerini yazarak daha çok bilgiye erişebilir, kendi süzgecinizden geçirebilirsiniz. Şahsıma ait düşünceler burada yer alıyor zaten. Devam edelim o zaman.

Bu yolda Instagram'ı dondurdum ve uzun zamandır İngilizce öğrenme isteğimle Duolingo'ya tekrar başladım. Yıllardır kitap okumaktan çok uzak kaldığımı, aslında telefonum yanımda olsa bile sadece şarkıyı başlatıp, şarkılar kulağımda çalarken otobüste, etütte ve okulda ders aralarında, arabada, misafirlikte, evde dinlenmek istediğimde, derse başlamadan önce vb. durumlarda o kadar elimden düşmezdi ki kitap. Üzerinden 8 yıl geçmiş böyle kitap okumayalı. Hayatımın her yerinde olan ve düzenli olarak kitap alışverişi yaptığım noktadan, ayda 10 sayfa bile okumaz olmuşken, bir günde 18 sayfa okumaya kadar götürdüm. Bu da sabrımı, sakinliğimi, güzel düşünceyi, iletişimde akıcı ve güzel konuşabilmeyi getirdi. Bunlar benim keşkelerim idi ve boş boş videolar izleyip aklımı doldurmaktan daha çok mutlu ediyor beni. Suratımda "Ben bugün ne yaptım ki." memnuniyetsizliğim yerine, "Bugün bunu öğrendim, hemen bunu biriyle paylaşmalıyım." heyecanı geldi. Kendimi geliştirmeye attığım adım beni boş bir insan yerine, gelişimde ve heyecanı geri gelmiş, mutlu biri haline getirdi. Hala daha bilgisayar oyunu oynuyorum, hala daha telefonumda bazı şeyleri ister istemez kaydırıyorum. Çünkü YouTube'da da bu algoritma var ancak bunu fark ettiğimde bırakabiliyorum ve kendime sakinleşmem için kapatıp, telefonumu bırakıyorum ve başka şeylerle uğraşıyorum. 

Aynı düşüncede hayatının değişmesini istiyorsan, "Hani çaban?" demezler mi insana? Olumlu şeyler istiyorsan biraz da sabretmelisin bence. Zamana bırakıp, akışında görmelisin bazı şeyleri. 
  • Sevgi eylem ister.
  • Güven kanıt ister. 
  • Özür değişim ister.
  • Değişim hepsini ister.
Ayrıca bahsetmeyi unuttuğum şeyler yorumlarda canlanabilir. O yüzden olumlu, olumsuz, katıldığınız, katılmadığınız her düşünceyi güzelce paylaşmaktan çekinmeyin. Tabii ki yapıcı eleştirilere açığım. 

Kendinize iyi bakın, iyi günler dilerim. 💜 

Yorumlar

  1. arkadaşlar konusunda her zaman huzurlu keyifli olursun inşallah :) instadan biraz kopup ingilizce, kitap ile ilgilenmek daha iyi tabii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1 ay sonra cevap vermek çok ayıp İrem demez misin :) İnşallah huzuru hayatımın her yerinde herkesin alabilmesi umuduyla. Instagram'ı denedim 2 hafta boyunca ve bana sakinliği getirdiğine inandığım şey uyaranları azaltmamdı. İngilizce'yi 21 gün devam ettirip sonra da çok isteksiz kaldığım zamana gelince bıraktım maalesef :( Bu konuda geliştirme yollarını araştıracağım. İngilizce benim için zorlu bir baraj gibi. Üzücü geliyor çünkü İngilizce'ye uzak biri değilim ve olmadım da :(

      Sil
  2. kendimizi geliştirip kendimize yatırım yapmak en doğrusu yani çünkü böylece rahat ederiz yaşantımızda :) iş veya para olanakları artar, ilerde daha az çabalarız böylece rahat etmek için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet sanırım bazı maddi birikimleri gelişimime yatırmam gerektiğine karar verdim. Daha çok önümü açacağını düşünüyorum. Haklısın Deep :)

      Sil
  3. nette ingilizce çalışmak için her şey var, yutuptaki ders videoları özellikle, yapay zeka yardımıyle çalişmak da kolay :) dopamin videosu için de teşekkürler. bol bol dopaminin olsuuun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım sohbet edebiliyor olmam gerek. Araştıracağım. Artık eski usul grammer öğretmeleri workbook aldırmaları fasa fiso geliyor. Seviyemde bir İngilizce eğitimi hiç almadım. Hiç bilmiyorum şu an ilerleme sürecini ama hedefim gerçekten ilerletmek. Videoyu beğendin mi ? İzleyebildin mi?

      Sil
  4. Merhaba İrem,
    Arkadaş seçiminde kesinlikle bende senin gibi diyorum "Biliyordum" Bu yüzden normal arkadaş çevremden tamamen uzaklaştım.

    Video için teşekkür ederim keyifle izledim. Böyle videoları seviyorum. :)

    Blog Forum Haberler bölümünde senden bahsettim :)
    Ayrıca bloğunun tanıtım yazısını da sabırsızlıkla bekliyoruz. Tanıtım göndermek için Bloğunu Tanıt linkine göz atabilirsiniz. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabaa SaYLo,
      Bazen kendimize iyi geleni harekete geçirmek için çok erteliyoruz. Bunu neden yapıyoruz diye çok soruyordum ama çıkmazda hissediyordum. Sanırım ailemin bana gösterdiği değerler yüzünden oluyordu.

      Yararlı geldiyse ve bir şeyler kattıysa ne mutlu bana :)

      Çok teşekkür ederim :)
      Aaaa blog tanıtımı mııı? Hiç düşünmemiştim böyle bir şeyi. Yakın zamanda kontrol edip döneceğim, teşekkür ederim ^-^

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap Dünyam Nasıl Başladı ?

Merhaba arkadaşlar. Ben İrem YAĞIZEL. Ben 08.11.2001 yılında doğdum ve yazar olmak istiyen kitap kurdu, edebiyatı kuvvetli bir öğrenciyim. Benim de her insan gibi hayallerim var ancak benim hayallerim daha 10 yaşındayken başladı. Ben 2012 yıllarında aslında hiç okumayı sevmeyen, yazmayı seven biriydim. Ancak ta ki şu güne kadar; Bir gün babamla birlikte bir alışveriş merkezine gittik ve ben kitap bakmayı seven biriydim. Geçtim kitapların bulunduğu bölüme ve bütün kitaplar saçma sapan geliyordu. Ben arka kapak yazılarını okumaya başladım. Bu iş daha da zevkli oluyordu. Ben sonunda bir kitabı aldım ve inceledim. Bu kitap gerçekten güzeldi. Kitap: Cengiz ERŞAHİN'in "Cesaret Veren Öyküler" kitabıydı. Bir sürü hikaye vardı ve adı gibi bana cesaret verdi. Ben o kitabın cesaretiyle yazmaya başladım ve şu an kitap yazıyorum. Hayallerim'in gerçekleşemeyeceğini bilsem de yine de hayaller kurmaya devam ediyorum ve umutlarım tükenmeyecek kadar fazla. Blogum da istediğiniz b...

Kafasından Geçenler

 Bugün günlerdir yapmak istediğim şeyi tam şu an yapıyorum. Evet! Yıllar sonra blog yazıyorum. Ama bu sefer günlük gibi. Çünkü aklımdakileri aktarma isteğim ile birleşiyor yıllar sonra blog yazmam.  Dün laptopta daha hızlı yazabildiğimi ve şu an mekanik klavyede daha yavaş yazdığımı fark ettim. Belki de bunda tırnaklarımın etkisi var. Her neyse... 2 gündür uyku düzenim çok saçma. Aynı duygularımda olduğu gibi. Çünkü duygularımdan kaçıyorum. Aynı zamanda akşam yemeği de yemiyorum. Gerçekten 5 saatte bir yemek yemesem elim ayağım titrer, başım ağrır, midem bulanır ve yataklara düşerdim. Kalkamayacak halde yalvarırdım "Lütfen şu an bu durumdan çıkabileyim." naraları içinde. Kibar haliyle elbette.  Duygularımdan kaçıp uykuya vermeyi çok yeni öğreniyorum. Aynı şekilde aslında merak ettiğim bir durumu kendi içimde bile merak etmemeye o kadar alıştırmışım ki sorgulamıyorum hatta düşünmüyorum bile. Bu eski ben değil, kesinlikle yeni, heyecansız, içinden o duyguları alınmış bir İr...

İzleyiciler